1 Mart 2010 Pazartesi

Hüküm Çıkarmada Kur'ân Tek Başına Yeterli Değildir:

Sünnet'i yukarıda kaydettiğimiz âyetlerin ışığında anlayan Selef, "Bize Kur'ân yeter" diyerek, ikinci kaynağı reddeden kimseler için "sapık ve saptırıcı" hükmünü vermekten çekinmemiştir. Onlar açısından, hüküm çıkarmada tek başına Kur'ân-ı Kerîm, yeterli değildir. Mutlaka sünnete de başvurmak gereklidir. Çünkü bizzat Kur'ân-ı Kerîm, Sünnet'i Kur'ân'ın devamı olarak ifâde etmiş, ona müracaatı emretmiştir. Selef'in bu anlayışını aksettiren bir vak'a kaydedelim: Müslim'de rivâyet edildiğine göre, İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'den: "Dövme yapan ve yaptıran, peruk takan ve taktıran... Kadınlara lanet olsun" hadîsini rivâyet edince, bu hadîsi işiten Ümmü Yâkup adında Kur'ân'ı okuyan bilgiç bir kadın gelerek itiraz eder:
"Sen dövme yapanları da yaptıranları da... lanetliyormuşsun" der. İbnu Mes'ud:
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın lanetlediğine ben niye lanet etmiyeyim, üstelik, bu Allah'ın Kitabı'nda da var" diye cevap verir. Kadın:
"Ben Kur'ân'ın iki kapağı arasında her ne varsa eksiksiz okudum, ama senin söylediğin tel'îni bulamadım" deyince İbnu Mes'ûd:
"Şâyet hakkıyla okusaydın mutlaka bulurdun, Allah, Kur'ân'da: "Peygamber size her ne getirmişse onu alın, yasakladığı şeyden de kaçının (Haşr: 59/7) buyurmuyor mu?" cevabını verir.
Bu yüce Sahâbî'nin davranışını değerlendiren usulcülerimiz şu hükme varırlar: "Görüldüğü üzere, hüküm çıkarmada Kur'ân'la yetinmek caiz değildir. Mutlaka O'nun şerhi ve beyanı durumunda olan "sünnet"e de bakmak gereklidir".

0 yorum: